Tekerlekli sohbetlerin onuncu konuğu bize yıllarca her türlü ortamdan otomobili anlatan, bizlere otomobili sevdiren kişi: Mesut BIYIK. Hikayesini, otomobillere bakış açısını ve gündem yorumunu keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz.
Mesut Bıyık kimdir? Bize hikayenizden bahseder misiniz?
Bir memur çocuğu olarak Anadolu’nun tam göbeği olan Kırşehir’de doğdum. Orta öğrenimimi doğduğum yerde, üniversiteyi Ankara’da okuduktan sonra gazeteciliğe, okumaya yazma hevesli biri olarak basının merkezi İstanbul’a geldim. Önce politika ve gündem muhabiri olarak, sonrasında benim için bir tutku olan otomobil yazarak; bir zamanlar, hem televizyonda hem kendi yayınladığım dergide hem gazetede otomobil ve seyahat yazılarını aynı zamanda yaparak bugünlere kadar geldik. Şimdi de çağın yeni nesil medyası sosyal hesaplarımda yine aynı tutku ve dikkatle otomobil yorumlamaya devam ediyorum.
20 yıldan uzun bir süredir otomotiv gazeteciliği yapıyorsunuz. Otomobil sektörünün gidişatını birkaç cümle ile değerlendirebilir misiniz?
Otomobil için ben dünyayı değiştiren makine diyorum. Çünkü gerçekten 136 yıl önce Karl Benz’in yaptığı ilk otomobil dünyanın baştan sona değişmesinin işaret fişeği olmuş. Ulaşım formu değişince ticaret de ekonomi de hızla değişmiş. Otomobil, bana kalırsa tekerleğin icadından sonraki en büyük teknolojik değişim.
Dünyayı değiştiren makine şimdi kendisi de büyük bir değişimin içine girdi. 136 yıldır benzinle ve sonralarda dizelle ilerleyen otomobiller, artık bu büyük besin kaynağını tamamen terk etmeye hazırlanıyor. Bu çok önemli bir değişim. Otomobilin bulunması ne kadar büyük bir başlangıçsa yeni dönem de o kadar önemli bir devrim. Otomobilin yeni dünyası sadece bir taşıt aracından ibaret olmayacak, birbirleriyle iletişim kurabilen, acil çağrı sistemine kolayca ulaşabilen, uydudan internete tüm yeni teknolojilerle sürekli bağlı kalabilen çok büyük bir ekosisteme dönüşecek. Hatta dönüşmeye başladı bile. Bu yeni dönem pek çok yeni oyuncunun doğmasına, yeni markanın yaratılmasına ev sahipliği yaparken, belki pek çok köklü markaya da mezar olacak.
Üretilmesi planlanan yerli otomobilimiz TOGG hakkındaki görüşleriniz neler?
Yerli otomobil markamız da yukarıda bahsettiğim dünyaya doğacağı için çok şanslı. En yakından takip eden bir otomobil gazetecisi olarak, şu anda çok iyi yönetildiğine ve çok iyi hedefler konduğuna şahidim. Önemli bir başarı yakalayacak. Çok doğru insanlar seçildi ve şu ana kadar hiç hata yapılmadı. Ben sonuna kadar güveniyorum. Türkiye için önemi çok büyük.
İster yüzde yüz yerli parçalardan olsun, isterse tedariğin tamamı başka ülkelerden sağlansın, önemli olan patronun biz olmamız.
Örneğin Ford Otosan, motorundan şanzımanına her şeyini kendisinin geliştirip ürettiği, %90 yerli bir çekici kamyon üretiyor. Uluslararası Yılın Kamyonu ödülünü de aldı. Her şeyini biz yapmamıza, Türk mühendislerinin zekası, birikimi ve emeğiyle ortaya çıkmasına rağmen tam olarak bizim diyemiyoruz, çünkü patron Ford. Bu bakımdan TOGG, ülkemiz için çok önemli ve stratejik.
Otomobil editörü olmak isteyen genç arkadaşlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Otomobil yazmak yorumlamak diğer alanlara benzemiyor, aşırı teknik bilgiye sahip olmanız gerektiği gibi, aynı zamanda tasarımdan, kaliteden, hatta matematikten anlamanız gerekiyor. Ben 34 yıldır gazetecilik ve 22 yıldır otomobil yorumculuğu yaptığım halde her gün yeni bir şey öğreniyorum, öğrenmeye de devam edeceğim. Bu işte ben tamamım, oldum yok. Ne kadar usta olursanız olun, çıraklığınız devam etmek zorunda. Otomobilden anlamaları ve sevmeleri gerekiyor tabii ama sadece otomobil sevmek yetmiyor, eğer öğrendiklerini insanlarla paylaşmak ve takdir görmek istiyorlarsa insanları da anlayıp sevmeleri gerekiyor ki, onların ne istediğini bilsinler ve o isteklere cevap sunsunlar.
Kullanmaktan en çok keyif aldığınız otomobil hangisi?
Bir otomobil yorumcusunun yüzlerce yeni modeli ilk test eden kişilerden biri olmak gibi bir şansı var, hatta lüksü var. Ama bunca otomobili test etmenin getirdiği de bir yük var. Her otomobile eşit mesafede durup, artılarını eksilerini görmemiz gerekiyor. Bu yüzden biz otomobil yorumcuları otomobil kavramına aşığızdır ama bir tek modele, tek bir otomobile tutkulu olamıyoruz.
Her türlü otomobilin direksiyonuna artısını ve eksisini görmek için oturduğumuzdan ve “şunun direksiyonuna bir oturabilsem” gibi bir hayal kurmamıza gerek kalmadığından o kalbimizdeki otomobil diye bir şey de olmuyor maalesef. Ama çok severek kullandığım birkaç otomobil sayabilirim. Mesela Mazda RX-8, ondan aldığım sürüş zevkini, çok daha lüks supersportlardan almadım. Yine Mazda MX-5 ile Sibirya’da donmuş göl üzerinde yaptığımız ve üçüncülük kupasıyla döndüğüm yarışı unutamam. Ve İspanya’da Granada yakınlarındaki pistte sürdüğüm Mitsubishi Lancer EVO X, yine Mustang Shelby GT500 ve son kullandığım Porsche Taycan. Bunlar aklımda kalanlar. Benim için güç ve lüksten öte, otomobilin yolda verdiği sürüş zevki çok daha önemli. Mesela Daihatsu’nun küçük roadsteri Copen ve Citroen C2’den de çok zevk almıştım.
Son olarak da sizin gözünüzden dijitaltekerlek.com’u görmek isteriz. Birkaç cümle ile bizi bize anlatabilir misiniz?
Bir kere isminizi çok beğendim. Tekerlek gibi ilkel çağları çağrıştıran bir kelime ile dijitali birleştirip bir isim tamlamak çok başarılı. Sitenizin görsel olarak tasarımı ve dolu dolu oluşu da güzel. Günceli kaçırmıyor ve zamanında paylaşıyorsunuz ama hayatının büyük kısmı artı ve eksileri yorumlamakla geçmiş biri olarak bir eksiğinizi de izin verin söyleyeyim, sosyal medyada daha etkin olmalısınız. İlginiz için teşekkür ediyorum.