Takip Et!

Tekerlekli Sohbetler

Tekerlekli Sohbetler: Berk Erner

/

Berk Erner

Tekerlekli sohbetlerin on dördüncü konuğu KIA Kıdemli Dış Tasarımcısı Berk ERNER. KIA Concept EV 9 modelinin doğuş sürecini ve keyifli hayat hikayesini Dijital Tekerlek okurları için paylaşan Berk Erner’e çok teşekkür ederiz. Keyifli okumalar.

1. Berk ERNER kimdir? Bize hikayenizden bahseder misiniz?

Merhaba! Ben bir araba tasarımcısıyım ve küçüklüğümden beri tam bir araba hastasıyım. Eski hobim, ve artık profesyonel işim olan araba tasarımı beni dünyanın değişik uçlarına götürdü. Küçüklük yıllarımı İstanbul’da  geçirdikten sonra üniversite eğitimim için 2009 yılında Art Center College of Design’a gittim. Burada ulaşım tasarım bölümünden mezun olmamın ardından 2014‘te Japonya’da Nissan ve Infiniti’de tasarımcı olarak iş hayatıma başladım. 2018 yılından itibaren ise Kia’nın Irvine, California’daki tasarım stüdyosunda geleceğin modellerini tasarlayan ekibin bir parçasıyım. Bir tasarım departmanında dış tasarım, iç tasarım, renk ve materyal tasarımı, kilden modelleme, ve dijital modelleme gibi insanların uzmanlaştığı çeşitli branşlar var. Burada bir dış tasarımcı olarak fikir üretip, skeç geliştirerek, ölçekli ve tam boy kilden modeller üzerinde çalışarak hem konsept, hem de geleceğin seri üretim modelleri üzerine çalışıyorum.

İş hayatım dışında da teknik bilginin yaratıcılık ile birleştiği alanlar genelde ilgimi çekiyor. Müziği, synthesizerları, sanatı ve ellerimle bir şeyler üretmeyi çok seviyorum.

Kia EV Concept 2021

2. KIA Concept EV 9 modelini tasarlayan ekibin içerisinde yer alıyorsunuz. (Açıkçası biz çok gururluyuz.) Geleceğe hitap eden, tamamen yenilikçi bir otomobili tasarlamak ve bunu sergilemek size nasıl hissettiriyor?

Öncelikle çok teşekkür ederim! Ben ve benimle birlikte çalışan iş arkadaşlarımın yoğun çalışmalarının, Kore ile Amerika stüdyomuz arasındaki müthiş iş birliğinin bir meyvesi Concept EV9. Ben ise aracın dış tasarımını yaparak projeye katkıda bulundum. Bu, uzun zamandır üzerine çalıştığım bir hedefti ve seneler sonra gerçekleştiği için yoğun duygular yaşadım. Fuardan önceki akşam, yatağa girdim ve zihnimde bir yolculuğa çıktım. 8 yaşında kurduğum hayallerden başlayan, sonra gençliğimi ve uykusuz üniversite yıllarımı da kapsayan neredeyse 25 senelik uzun bir yolculuk oldu. Bunca zaman, çaba ve feragatten sonra çocukluk hayallerimi gerçekleştirmek, hayatımda yaşadığım en derin mutluluk diyebilirim. Arabanın ilk bir çizim olarak başladığı andan, modellenmesine, renklerinin seçilip, üretilmesine, ve son olarak boyanmasına kadar hayalleriniz her adımda birazcık daha gerçekleşiyor. Sürekli artan heyecan ve azalan zaman ile birlikte arabanın görücüye çıkacağı LA Auto Show bu yoğun maratonun doruk noktası oldu. O sabah fuara girerken müthiş bir duygu kargaşası yaşadım. Mutluluk, biraz olsun rahatlama, endişe, her şeyden bir tutam vardı. Doğal olarak insanların vereceği tepkileri merak ediyordum. Bir tasarımcı olarak yeteneklerimizi başka insanların ihtiyaçları ve beğenisi için kullanıyoruz ve kamuoyunun tepkisi de bizim işimizin en önemli parçalarından biri. O gün araba sahneye çıktığında, orada olmak, insanların gözünde bizimle paylaştıkları heyecanı görmek paha biçilemez bir tecrübeydi.

3. KIA’nın geleceğini tasarlayan biri olarak, markanın elektrikli geleceğe bakış açısını değerlendirebilir misiniz?

Gezegenimiz, bizim doğaya daha duyarlı olmamız gerektiğinin mesajlarını veriyor. Bunun bir sonucu olarak otomotiv sektörünün şu anda elimizdeki en iyi çözüm olan elektrikli araçlara doğru bir evrim gösterdiği su götürmez bir gerçek. Kia, bu değişimin lideri olmak istiyor. Kia, uzun zamandır hibrid ve elektrikli modeller sunuyor ancak 2022 yılının başlamasıyla birlikte ilk tamamen elektrikli platforma sahip EV6 modeli satışa sunuldu. EV6, 4636 km’lik Amerika kıtasını boydan boya 7 saat 10 dakikalık şarj süresi ile geçerek bir Guinness Dünya rekoru kırdı ve bütün dikkatleri üzerine çekti. Concept EV9 ise bu süreç içerisinde tanıtılan ikinci tamamen elektrikli araç ve 7 kişilik bir SUV. Üretiminde okyanustan geri dönüştürülen plastiklerin kullanıldığı, güneş enerji panelleriyle kendini şarj edebilen, 7 kişilik bir SUV’nin maruz kalacağı aerodinamik handikapları akılcı şekilde çözümleyen yenilikçi bir konsept. Ancak bunlar sadece bir başlangıcın habercisi. 2026 yılına kadar Kia birbirinden yenilikçi tam 11 elektrikli model tanıtmayı planlıyor. Bu da bizim elektrikli araçlara olan kararlılığımızın göstergesi ve bu rönesansın bir parçası olmak ise çok heyecan verici.

4. “Türkiye’de birçok genç kariyerine ve hayatına sınavlardan aldığı puanlara göre yön veriyor. Mezun olduğu bölümle ilgili iş yapan kişi sayısı çok ama çok az…

Anladığımız kadarıyla siz daha lise yıllarında kendinizi keşfetme yolunda sağlam adımlar atıp ona göre bir bölüm tercih etmişsiniz. Ve şimdi global bir markada enfes işlere imza atıyorsunuz. Kendinizi keşfetme ve tanıma yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz?”

Aslında şansa hayatta yapmak istediğim branş ile çok erken karşılaşmam ve doğru yönlendirilme sayesinde erken yaşta ne yapmak istediğime karar verebildim.

Kendimi bildiğimden beri her zaman bir araba tutkunuydum. Aslında bu tutku daha çok babamdan bana geçti. Çok küçükken, daha anılarımın yeni başladığı dönemlerde odamda bir poster vardı. Hangi araba markasının hangi ülkeden olduğunu gösteren bir dünya haritasıydı. Babam bana gelip bu harita üzerinden “Bu marka hangi ülkeden? Markanın adı ne? Hangi modelleri var?” gibi sorularla bilgimi test ederdi. Bunun dışında arada bana “Bizim sokakta hangi renk araba en popüler? Kaç araba otomatik, kaçı manuel ?” tarzında küçük ödevler verirdi. Ben de seve seve bunlara çalışırdım. Okumaya öğrenmemle birlikte araba dergileri hayatıma girdi. Hoş aslında öncesinde de araba katalogları ve dergilerindeki resimlere bakıp hayallere dalardım, ama okumayı sökmemle birlikte araba dergilerini hatmetmeye başladım.

Araba tasarımcısı olma maceram aslında hiç farkında bile olmadan bizim evin parkelerinde başladı. Ben bizim ailenin tek çocuğuyum, ve  ilkokuldan döndüğüm zaman tek başıma çok sıkıldığım zamanlarda benim için boş bir sayfa kağıt sonu olmayan bir eğlenceye açılan bir kapı gibiydi. Yere oturup saatlerce tek başıma resim yapmaya bayılırdım, hatta bu günün en çok iple çektiğim anı olabilirdi. Her şeyi çizerdim ama en çok da araba çizmeyi severdim.

İlk design brifingimi yine bu yaşlarda babaannemden almıştım. Bizim aileden bacağı kırılan bir akrabamız için uçan ayakkabı tasarlamamı istemişti. Onu her ziyaret ettiğimizde çizimleri yanımda götürür, değişik çalışma prensiplerini uzun uzun anlatırdım. Bu yaklaşımımı zamanla çizdiğim arabalara da taşıdım.

8-10 yaşlarında olduğum bir gün yine yerde oturmuş araba çiziyorum, babamın odaya girip “Sen hep araba çiziyorsun. Neden araba tasarımcısı olmuyorsun?” demesi ile beynimden vurulmuşa döndüm . Eğer böyle bir meslek var ise mutlaka bunu yapmalıydım! İşte o günden beri ne zaman sorulsa “Araba tasarımcısı olacağım” dedim. Gel zaman git zaman araba tasarımına olan ilgim hiç azalmadı, ondan daha fazla ilgimi çeken bir dal da karşıma çıkmadı. Dediğiniz gibi lise yıllarına geldiğimde zaten kafamda ne yapmak istediğim çok belliydi ve kendimi hazırlamak için de epey uzun bir sürem olmuştu. Bu süreçte yeteneğimi fark eden annem, kendimi daha da geliştirmem ve üniversiteye hazırlanmam için beni en iyi şekilde yönlendirdi. Sanatçı bir aileden geldiğim için de ailem her zaman tasarımcı olmam konusunda bana destek oldu.

Berk Erner çizimi

5. Tansu, Nissan, KIA… Çok güçlü bir kariyeriniz var. Otomotiv sektörüne gönlünü veren ve sizin yolunuzdan ilerlemek isteyen gençlere ve genç profesyonellere tavsiyeleriniz neler?

Otomotiv camiası diğer endüstrilere kıyasla işlerine müthiş bir tutkuyla bağlı, dünyanın en parlak zihinlere sahip ve çok rekabetçi bir endüstri. Bu yüzden kendinize yer bulabilmek için ilginiz olan konuda dünya çapında iyi işler üretmeniz gerek. Bunun için de çok çalışmak lazım. Maalesef kısa yol yok. Her şey göründüğü kadar zor, ve bir işte iyi olmak gerçekten düşündüğünüz kadar uzun sürüyor. Acele etmeden, gerçekçi hedefler koyun. Hedefleriniz gerçekleşti mi? Çok güzel! Bir sonraki hedef için vitesi arttırma vakti. Eğer gerçekleşmediyse pes etmeden tekrar tekrar denemek gerek.

Yaptığınız işle gurur duyun ancak bu kör kütük bir özgüvene neden olmasın. Kendi işinizin en büyük kritiği yine kendiniz olun. Neleri doğru, neleri yanlış yapmışım ? Bu yaptığımı nasıl daha da iyileştiririm? Bunun gibi sorulara cevaplar bularak kendinizi sürekli geliştirmelisiniz. Her yaptığınız işi şu ana kadar yaptığım en iyi olacak hedefiyle yola çıkın. Ancak burada önemli olan kendi kritiğinizin dozunu doğru ayarlamak. Fazlaya kaçan özeleştiri güveninizi bozup sizi yaptığınızı bırakmaya bile götürebileceği gibi, dozunda bir özeleştiri sizi sürekli daha iyi olmaya iten kuvvet olacaktır. Bu ince çizgiyi deneme yanılma yöntemi ile zamanla bulacaksınız.

Hayattaki başarınızı kendinize belirlediğiniz standartlar, çalışma prensipleriniz, bilgiye olan açlığınız, ve kendinizin gelişmesi için koyduğunuz çaba belirleyecek. İş hayatında yalnızsınız ve yolunuzu sizden başka kimse çizemez. Yeni şeyler öğrenmek, büyümek, değişen dünyaya ayak uydurmak tabi ki kolay olmayacak ama zor olan yolun ödülü her zaman daha büyük olur. Sizi başarıya götürecek tek şey bu zorluklara kafa tutacak içinizdeki kuvvet. O yüzden kendinizin en iyi hali olmak için çabalayın.

Belki de en basit tavsiyem: vakit geçirilmesi hoş, güler yüzlü bir insan olun. Neredeyse ailemizle geçirdiğimiz kadar vakti iş arkadaşlarımızla geçiriyoruz, ve diğer insanların birlikte çalışmayı sevdiği biri olmak herkesin kazancına olur. Bir araba tek bir insan tarafından yapılmak için çok komplike bir ürün . Bu yüzden aynı marka içerisinde çalışan iş arkadaşlarınızın aynı amaç uğuruna çalıştığını unutmayın. Otomotiv sektöründe ne yaparsanız yapın önce bir takım oyuncusu olmanız gerekecek.

6. Son olarak da sizin gözünüzden dijitaltekerlek.com’u görmek isteriz. Birkaç cümle ile bizi bize anlatabilir misiniz?

Dijital tekerlek ile yeni tanıştım sayılır, ancak yaptığınız işin kalitesi, objektifliği, çabukluğu  ve çeşitliliği  ile her sabah otomotiv dünyasının haberlerini aldığım tura dijitaltekerlek.com da eklemiş oldum. Hem global hem de Türkiye’deki sektörün haberlerini sizin gibi güvenilir bir kaynaktan Türkçe alabilmek beni mutlu ediyor. Medyanın internete kayması ile birlikte bu işi ciddiyetle yapan bir ekibin kendine yer bulması çok önemli. Zamanının çoğunu internette geçiren gençlere arabalar sevdirme konusunda önemli bir rol üstleniyorsunuz. O yüzden başarılarınızın devamını dilerim. Beni Tekerlekli Sohbet’lere davet ettiğiniz için de çok teşekkür ederim. Her gün girip baktığım bir sitede kendimi görmek hem gurur verici hem de enteresan bir tecrübe olacak.

Merhabalar sevgili dijitaltekerlek.com okurları, mekanik, motor, elektrik ve fiziğe küçüklüğümden beri hep bir merakım olmuştur. Gerek otomobil, gerek uçak gerekse motorsiklet bütün bu ilgi alanlarımın birleştiği bir dünyaydı. Dijital Tekerlek bütün bu ilgi alanlarımın birleştiği bir platform. Umarım sizlere en hızlı ve güncel haberleri ulaştırabilirim. Takipte kalın :) E-posta: [email protected]

Reklam
Yorum yapmak için tıklayın

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Tekerlekli Sohbetler: Refik Kaan AYDOĞAN

Published

on

Tekerlekli Sohbetlerin on yedinci konuğu RABAM Kurucusu Refik Kaan AYDOĞAN. Çok kısa bir zamanda 7 farklı alanda 50’den fazla hizmetle büyük faydalar sağlayan RABAM’ın hikayesi, Kaan Bey’in mobilite sektöründeki analizleri girişimcilere verdiği tavsiyeleri bu röportajda. Keyifli sohbeti için Refik Kaan AYDOĞAN’a çok teşekkür ederiz. Keyifli okumalar.

Refik Kaan Aydoğan kimdir? Bize hikayenizden bahseder misiniz?

2003 -2007 yılları arasında The American School in Switzerland, ardından 2008-2011 yılları arasında The George Washington Üniversitesi’nde uluslararası işletme eğitimi aldım. Kariyerime Divan’da üst yönetim stajyeri olarak başladım, daha sonra otomotiv sektöründe hizmet veren Otokoç Otomotiv bünyesinde Avis Araç kiralamada ve daha sonrasında Aydoğanlar Şirketler Grubu’nda 10 yıl yöneticiliği üstlendim. 2021 yılında ise Rabam üzerine çalışmaya başlayarak girişim dünyasına adım attım.

Okuyucularımız için RABAM’ı anlatabilir misiniz?

Endüstri 4.0 ile ortaya çıkan dijital dönüşüm rüzgarı otomotiv sektöründe de yeni nesil teknolojik ihtiyaçları beraberinde getiriyor. IoT (Nesnelerin İnterneti) ve analitik sistemler daha ön plana çıkarken, otomotiv firmaları artık sensörlerden topladıkları verilerle analitik katmanda neler yapabileceklerine odaklanıyor. Bu yeni çağda ihtiyaçları gözlemleyerek bir uygulamaya sığdıran RABAM ayrı ayrı yerden alınan hizmetleri tek bir noktadan yönetmeyi sağlayan bir çözümle geliyor.  Araç sahiplerine bakım, muayene, araç yıkama, mini hasar onarımı, ekspertiz, akaryakıt ve lastik değişimi gibi toplam 7 alanda 50’den fazla hizmet ile büyük bir fayda yaratıyoruz.

İlk olarak herkesin gözünde büyüyen hizmet ve servis noktalarında bekleme derdine çare oluyoruz. Üstelik araç hangi marka olursa olsun tüm hizmetlerden yararlanabiliyor. Bütün hizmetleri tek çatı altında topluyoruz; kullanıcıların yerine bütün süreçler kapıdan kapıya hizmet ve dijital asistanlık ile yönetiyoruz. Özellikle muayene, bakım ya da mini hasar onarım gibi bekleme süresinin uzun olduğu hizmetlerde büyük bir zaman tasarrufu ve konfor sağlıyoruz. Akaryakıt veya araç yıkama gibi daha kısa süreli işlemlerde ise gün içinde hızlıca hizmet sunabildiğimiz için kullanıcılarımız iş yerlerinde çalışırken bu hizmetlerden kolayca faydalanabiliyor. Onlar çalışmaya devam ederken araç yıkama ve akaryakıt alımı tamamlanarak alındığı noktaya araç teslim ediliyor. Tüm bu hizmet sürecinde de araçlarını mobil uygulamadan anlık olarak takip edebiliyorlar.

Birçok hizmeti aynı anda verebiliyorsunuz. Bu başarının ardında geçmişteki tecrübelerinizin olduğunu biliyoruz fakat böylesine kapsamlı bir hizmet deneyimini sunmanın hem marka açısında hem de kullanıcı açısından ne gibi avantajları ve dezavantajları mevcut?

Otomotiv sektörü her geçen gün yeni teknolojiler ve trendlerle daha da gelişiyor. Otomotiv firmaları “akıllı ulaşım sistemleri, bağlantılı-otonom araçlar, dinamik müşteri ihtiyaçları, gelişmiş servis deneyimi, beygir gücünün yerini işlemci gücünün alması vb.’’ gibi alanlarda gelişime ayak uydurmaya çabalıyor. Öncelikle bizi bu kadar başarılı kılan hizmet verdiğimiz sektördeki eğilimleri yakından takip ediyor oluşumuz. Bu sayede kısa sürede ülkemizde başarımızı ve bilinirliğimizi giderek arttırıyoruz.

Bununla birlikte kullanıcılar açısından değerlendirecek olursam; yeni nesil bir kolaylık ve avantajlar sağlıyoruz. Her hizmetin dijitalleşmeye başladığı dünyada, araç sahiplerinin ihtiyaçlarını tek platform üzerinden; fiyatları online görüntüleyerek satın alabilecekleri bir uygulama sunuyoruz. Muayene hizmet ihtiyacı olan kullanıcılar muayene ücretini online olarak uygulamada görebiliyor, randevusunu alabiliyor ya da lastik değişimi ihtiyacı olan kullanıcı da lastik değiştireceği adede göre seçimini yapıp ödeyeceği fiyatı uygulamamız içerisinde görüntüleyebiliyor. Araç sahipleri, satış sonrası hizmetlerde farklı fiyatlarla karşılaştığı için birçok yerden fiyat teklifi almak zorunda kalıyor. Hizmet aldıktan sonra ise ek masraflarla karşılaşabiliyor. Rabam’da tüm fiyatlar online görüntülenerek, sürpriz masrafların önüne geçiliyor. Şeffaf fiyat politikamızın yanı sıra gerçek fiyatlar ile hizmetleri kullanıcılarımız ile buluşturuyoruz. Bunu sağlayabilmek için alanında yetkili birçok firma ile iş birliği yapıyoruz. AXA Sigorta’da buna örnek verebileceğim önemli markalardan. Uçtan uca hizmet sunmanın kullanıcımıza sağladığı avantaj çok fakat aracımın başına bir şey gelir mi? ,  Aracımla kaza yaparsanız gibi yaşadıkları endişeler vardı. Araç fiyatları artık çok yüksek noktalara erişti ve her araç daha kıymetli hale geldi. Kullanıcılarımızın bu noktada yaşadığı endişeyi gayet anlayabiliyoruz ve haklı buluyoruz. Rabam’ı canlıya aldığımız günden bu yana da bunun bilincinde olarak güvenlik tedbirlerimizi aldık, operasyon planlamalarımızı bu doğrultuda yaptık. Yola çıkış mottomuz: “senin aracın bizim aracımız!” olduğu için kullanıcılarımızın bütün çekincelerine, güvende hissetmediği tüm noktalara karşı çözüm üretiyoruz. Rabam’ı bir platform olmaktan öteye taşıyan da tam olarak bu anlayış aslında. Biz otomotiv dünyası ile kullanıcı arasındaki köprü olmak, kullanıcının aracıyla ilgili tüm ihtiyaçlarını güvenle temin edebileceği ve sorularını danışabileceği, çözüm bulabileceği bir nokta olmak istiyoruz. Biz sadece hizmet sağlayan değil, bir hizmete gerçekten ihtiyaç olup olmadığı konusunda da kullanıcılarımızı bilgilendiriyoruz.  AXA Sigorta ile kullanıcılarımızın endişelerini ortadan kaldırmak için kurduğumuz iş ortaklığı aynı zamanda Türkiye’de bir ilk. Rabam’dan hizmet alan kullanıcılarımızın araçları hizmet süresi boyunca AXA Sigortası güvencesi ile olumsuz durumlara karşı koruma altında olacak.

Şu anda 7 kategoride hizmet veren RABAM’ın hem yurtiçi hem de yurtdışı pazarında ortaya koyduğu küçük, orta ve büyük ölçekteki hedefleri nedir?

Otomotiv pazarındaki alışkanlıkları değiştirmek için 1 milyon TL’lik bir yatırım ile yola çıktık. Buna ek olarak bu yıl 2 milyon TL’lik ek yatırım daha gerçekleştireceğiz. Bu yatırım ile operasyonumuzu genişletmeyi amaçlıyoruz. Şu anda İstanbul’da faaliyetlerimizi yürütüyoruz ancak yıl sonunda bir yatırım firmasından almayı hedeflediğimiz yatırımla tüm Türkiye’ye yayılarak pazardaki bilinirliğimizi artırmak, farklı ürünler ve hizmetler geliştirmek, hizmet kalitemizi en üst seviyeye çıkartmak ve ardından da 2023’te yurtdışına açılmak istiyoruz. Yakın gelecekte de sadece otomobil kullanıcılarına değil, motosiklet kullanıcılarına da hizmet sağlamak hedeflerimiz arasında yer alıyor.

Bizleri takip eden birçok genç arkadaşımız var ve neredeyse hepsi tekerlekli araçların hayranı. Uzun zamandır bu ekosisteme değer katan ve bu derin tecrübeyle startup kuran biri olarak onlara hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Çok büyük bir sektörün içinde yatırımcı olarak bulunmak gerçekten çok güzel bir duygu, sektör genelde satış alışkanlıklarını değiştirmek için teknolojik yatırımlar yaparken biz sektörü sürdürebilir kılan satış sonrası hizmetlere odaklandık ve burada büyük bir açık olduğunu düşünüyorum. Sektörümüzde sorunlara çözüm bulmak için hala fırsat var. Bu fırsatları değerlendirmelerini teknolojik yatırımlar ve fikirlerle sektöre destek vermelerini tavsiye ederim.

RABAM’ın elektrikli otomobiller ve elektrikli gelecek ile ilgili planları neler? Elektrikli otomobil sahipleri RABAM’ın hangi hizmetlerinden yararlanabiliyor?

Elektrikli araçlar geleceğimizin büyük bir parçası ve hali hazırda sunduğumuz hizmetler ve iş ortaklarımız ile elektrikli araçlara yönelik birçok hizmeti verebiliyoruz. Muayene, araç yıkama, lastik, mini hasar onarım, ekspertiz gibi hizmetlerimizden elektrikli araç sahipleri de kolayca faydalanabiliyor. Şu an için şarj hizmeti sunamıyoruz ama elektrikli araçlara yönelik yeni nasıl hizmetler sunabiliriz diye ürün ve hizmet araştırmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Öncelikli olarak şarj ve bakım ihtiyaçlarını Rabam’dan sağlayabilecekleri birçok proje planlarımız arasında yer alıyor. Bu alanda olası iş birliklerine de açığız.

Ülkemizde üretilmesi planlanan yerli otomobilimiz TOGG hakkındaki görüşleriniz neler?

Türkiye için çok büyük ve gurur verici bir yatırım, gerekli kadar desteklenir ise dünya çapında  bir marka olacağından hiç şüphem yok. Fakat burada önemli olan servis ağının    çok başarılı bir şekilde kurulması. TOGG’un rakibi olan dünya çapındaki şirketler müşterilerine servis ihtiyaçlarını bizim Rabam’da yaptığımız gibi kapıdan kapıya hizmet veya kapıda hizmetlerle gerçekleştiriyorlar, bu bağlamda Rabam’ın uzun vadeli planlarında edindiğimiz bilgi ve birikimle TOGG gibi firmaların “onaylı servis sağlayıcısı” olmak var.

Son olarak da sizin gözünüzden dijitaltekerlek.com’u görmek isteriz. Birkaç cümle ile bizi bize anlatabilir misiniz?

Dijital tekerlek olarak “tek çatı” fikri konusunda aynı yaklaşımı paylaşıyoruz. Otomotiv dünyasının nabzını tutarak; içerikleri bize ilgi çekici ve yeni nesil bir anlayışla sunuyorsunuz. Üstelik; yenilikçi dijital fikirlerle sürdürülebilir faydalar üreterek tekerlekli markaları geleceğe taşıma misyonunuz sektörümüz adına oldukça memnuniyet verici. RABAM’ın hikayesine de platformunuzda yer verdiğiniz için ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.

Okumaya Devam Et

Çok Tekerlek

Tekerlekli Sohbetler: Altay ALPAGUT

Published

on

Tekerlekli sohbetlerin on altıncı konuğu Yolda.com Pazarlama Müdürü Altay ALPAGUT. Taşımacılık sektöründeki analizleri, genç girişimcilere verdiği tavsiyeleri ve keyifli sohbeti için Altay ALPAGUT’a çok teşekkür ederiz. Keyifli okumalar.

Altay Alpagut kimdir?

Merhabalar, ben Altay Alpagut. Yaklaşık 10 yılı aşkın bir çalışma tecrübem bulunuyor. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldum. Ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde yine Uluslararası Ekonomi odaklı Uluslararası İlişkiler alanında master eğitimimi tamamladım. İş hayatıma yönetim danışmanlığı alanında başladım, zamanla stratejik pazarlama ve iş geliştirme alanlarına yöneldim. Yaklaşık bir sene Kearney’de danışmanlık tecrübesi edindikten sonra ABD’ye gittim. İki yılı ABD’de, iki yılı Türkiye’de olmak üzere dört yıl The Robbins Company’de çalıştıktan sonra, 2016 yılında tekrar danışmanlık sektörüne geçerek KPMG’ye başladım. Yaklaşık beş yıllık KPMG kariyerimi sonlandırırken şirkette Pazarlama departmanının yöneticiliğini yapıyordum. KPMG’den ayrıldıktan sonra henüz yeni kurulmuş olan Yolda.com’un CEO’su Volkan Özkan ile görüştüm ve 2020 Eylül ayında Yolda.com’da görev almaya başladım.

Yolda.com’dan bahsedebilir misiniz?

Yolda.com 2020 Nisan ayında kurulan bir lojistik girişimi. Bir diğer anlatımla kendine ait araçları bulunmayan ancak kendi uygulamaları ile taşıyıcı networkünü kendi altyapısı altında toplayan ve bunu dijital kanallar ile müşterilerine sunan bir girişim.

Dünyada iki sektörde halen teknolojinin katma değerinin çok az olduğunu, çalışma sürecinin geçmiş yıllarda olduğu gibi şimdi de devam ettiğinin farkındaydık. Bu iki sektör inşaat ve taşımacılık/lojistik diyebiliriz.

Genel olarak müşteri deneyimini ön planda tutulmadığı, datanın toplanmadığı bir sektörde yer alıyoruz. Bizim amacımız şeffaf, raporlanabilir, müşteri deneyimini ön planda tutan bir hizmet sunabilmek.

Taşımacılık sektörü, taşıyıcılar açısından bakıldığında çok dağınık bir pazar. Ülkemizde pazar lideri diyebileceğimiz markaların bile pazardaki konumu %1,5 seviyelerinde. Ülkemizin coğrafi olarak büyük olması da aslında bu durumu meydana getiriyor. Neredeyse her bölgenin kendine has küçük ve orta ölçekli taşımacılık şirketleri bulunuyor. Bununla birlikte taşımacılığın yapıldığı sektöre bağlı olarak da farklı araç tiplerinin kullanılması gerekiyor. Tüm bu durumları ele aldığımızda Türkiye’deki hiçbir lojistik şirketi tüm sektörlerde tüm Türkiye’ye taşımacılık hizmeti verebilecek kapasiteye sahip değil. Türkiye’de 800.000’den fazla bireysel kamyoncu bulunuyor. Buradaki kamyoncular geleneksel yöntemlerle komisyoncular veya ambarlar vasıtasıyla iş buluyorlar ve taşımacılık yapıyorlar.  Tüm bu durumların yanı sıra ülkemizdeki karayolu taşımacılığında araçların ortalama %40’ı boş olarak taşıma yapılıyor.

Yolda.com’un iki ürünü bulunuyor. Bunlardan biri taşımacılık kontrol paneli. Bu panelde göndericiler tıpkı internetten alışveriş yapar gibi bize bilgilerini bırakıyorlar ve fiyat teklifi bekliyorlar. Bazı bölgelerde artık kullanıcılara anlık fiyatlama yapabiliyoruz. Kullanıcı, fiyat teklifini onayladıktan sonra buradaki bilgiyi taşıyıcıların kullandığı Yolda.com mobil uygulamasına aktarıyoruz. Uygulamamıza üye olan taşıyıcılar da buradaki ilanları kendi kriterlerine göre değerlendirip taşıma için başvuru yapıyorlar. İçerideki operasyon ekibi de taşımaya en uygun aracı seçerek işi onaylıyor. Yolda.com temelde taşıyıcı ve göndericiyi kendi platformunda birleştiren ve tüm süreci kendisi yöneten bir uygulama.

Biraz da verilerle konuşacak olursak taşımacılık sektörünün ülkemizdeki pazar büyüklüğü 50 Milyar dolar seviyesinde. Avrupa’da ise 500 Milyar dolar seviyesinde. Yolda.com olarak 2 yıllık süreçte 1100’ü aşkın B2B müşterimiz ile çalıştık. 10.000’den fazla taşıyıcı partnerimizle 80.000’den fazla taşıma gerçekleştirdik. Haziran 2020’de 830.000 dolar yatırım aldık. 2021 Mayıs ayında ise 1.900.000 dolar yatırım aldık. 2021 Aralık ayında ise Almanya operasyonunun başlatılabilmesi için 5.000.000 dolar yatırım aldık.

Kendi girişimini kurmak isteyen veya Yolda.com’da sizinle aynı yolu yürümek isteyen gençlere verebileceğiniz tavsiyeler neler?

Geçmiş danışmanlık tecrübemi de göz önüne alınca belirtebileceğim ilk konu girişimcilerin bir fikir yerine bir sorun ile harekete geçmeleridir. Genellikle girişimciler bir fikre inanırlar ve girişimcilik serüvenleri boyunca pazarda fikirlerine yer ararlar. Ancak kendini kanıtlamış girişimlere ve kurucular baktığımız zaman genelde 2. 3. girişimlerinde başarılı olduklarını görürüz. Bu da bir fikir yerine bir sorun ile yola çıktıkları zamandır. Bu kapsamda birinci önerim girişimcilerin yeni bir maceraya atılmadan önce sorun gördükleri sektörde çalışmaları ve tecrübe kazanmaları yönündedir. Bu tecrübeye ek olarak bir de girişimde çalışılmış ve ekosistem dinamiklerine hakimiyet artmışsa, faydası çok büyük olacaktır.

Tam bu noktada ikinci kritik konu, bir sorun saptamanın ardından sektörel ve teknolojik tecrübe sahibi bir kurucu ekip kurabilmek. Yolda.com’un bugün ulaştığı başarılı konumda, girişim ve lojistik deneyimi yüksek kurucumuz Volkan Özkan ile teknoloji geliştirme ve yönetim alanında deneyim sahibi C. Murad Özsert’in güçlerini birleştirmiş olması çok kritik bir önem taşıyor. Kurucu ekibin hem fikirden ürüne giden yolda hem de yatırımcı ilişkilerinde önemi çok fazla.

Son olarak sizin gözünüzden Dijitale Tekerlek’i görmek isteriz.

Aslında motorlu araçlara çok ilgili biri değilim. Ancak ilk iletişime geçtiğimiz zaman da incelediğimde Dijital Tekerlek’in kolay ara yüzü ve içerik çeşitliliği beni oldukça etkiledi. İçeriğin değerini bilen biri olarak detaylıca incelediğimde ise özenle hazırlanmış ve sunulmuş içerikleri gördüğümde bana uygun konulara da yer verdiğinizi gördüm ve takip ettiğim mecralar arasına eklemeye karar verdim.

Okumaya Devam Et

İki Tekerlek

Tekerlekli Sohbetler: Burak IŞIK

Published

on

Tekerlekli sohbetlerin on beşinci konuğu Byqee CEO’su ve Lead Engineer’ı Burak IŞIK. Özellikle mikro-mobilite konusundaki görüşleri ve genç mühendis/mühendis adaylarına tavsiyelerini Dijital Tekerlek okurları için paylaşan Burak IŞIK’a çok teşekkür ederiz. Keyifli okumalar.

Burak IŞIK kimdir? Bize hikayenizden bahseder misiniz?

O zaman en baştan alarak başlayayım; liseyi Ankara’ da bitirdikten sonra lisans eğitimimi Kocaeli Üniversitesi Elektrik Mühendisliği’nde tamamladım. Üniversite yıllarımda öğrenci projesi olarak 8 metrelik bir elektrikli yarış teknesi inşa eden bir ekibe liderlik etme şansını yakaladım. Proje sürecinde denizcilik sektörüyle kurduğum ilişkiler bana meslek hayatıma da bu sektörde başlamama vesile oldu. Şansımın yine yaver gitmesiyle sektöre başladığım sırada Deniz Kuvvetleri elektrik tahrikli gemilerinin inşasını özel sektöre emanet etti ve elektrik donanımını çalıştığım şirketin üstlendi. Ben de öğrencilik hayatımda edindiğim teknik bilgilerin yardımıyla bu projelerde ana tahrik pervane motorlarının kontrol ünitelerini (sürücü) inşa etme çalışmalarında görevler aldım. Bu projeler sayesinde Türk denizcilik sektörünün elektrikli gemi yapabilme yetisi arttı ve yurtdışından tamamen elektrik enerjisiyle çalışan gemi projeleri gelmeye başladı. Bu periyotta kariyerimde ürün yöneticiliğine kadar yükselmemle birlikte özellikle elektrikli araçlarda batarya ve tahrik sistemleri (drive-train) alanında know-how edinmiş oldum. Yaklaşık 5 yıllık beyaz yaka kariyerimde çok güzel projelerde deneyim kazandıktan sonra artık bu deneyimleri girişimcilik ekosisteminde değere dönüştürme zamanının geldiğini düşünerek çalışma hayatından ayrıldım. Mühendis tabanlı olduğum için işin ticari disiplinini kaldırmakta ilk yıllar bayağı bir zorlandığımı söyleyebilirim. İlk yıllar sonrasında finansal olarak da ayakta kalmamı sağlayan projelerde bulunduktan sonra her zaman hayatımda olmasını istediğim bisikletli ulaşımı kolaylaştıracak bir ürün fikri geldi aklıma. Sonra ismi Byqee oldu bu ürünün ve bambaşka bir macera başlamış oldu.

Okuyucularımız için Byqee’yi anlatabilir misiniz?

Byqee temel olarak; katlanır bisikletten dağ bisikletine kadar her türden bisikleti, en kolay şekilde elektrikli bisiklete dönüştürebilen bir ürün. En kolay dönüşümü sağlamakla birlikte size dünyanın en hafif taşınabilir elektrikli bataryasını da sunuyor. Bataryanızı kolaylıkla çantanızda power-bank gibi taşıyarak istediğiniz herhangi bir yerde bilgisayarınızı şarj eder gibi 3 saat içerisinde tamamen şarj edebiliyorsunuz. Bu ufak batarya, yarattığımız hafif drive-train düzeni sayesinde size ekonomik kullanımda 30 km’ye kadar menzil sağlıyor.

Uzun süredir e-mobilite sektöründe değer üretiyorsunuz. Sektörü kısaca değerlendirebilir misiniz? Gelecekte bizi neler bekliyor?

Aslında çok uzun süre geçmedi, Byqee hala bebek adımlarını atan bir girişim. Ayakta durmayı öğrenmiş olsa da henüz daha çok yolun başında. Bizim şansımız şu oldu; kendi sosyal sorunlarımız için geliştirdiğimiz ürünle fark ettik ki yüzlerce insan aynı probleme sahip. Ürün de güzel olunca “product-market fit” denilen husus gerçekleşmiş oldu ve kısa sürede hızlı bir büyüme kat ettik. Bu kısa sürede artan hayretimizle birlikte tecrübe de biriktirdik tabii ki. Bence önümüzdeki yıllarda e-mobilite sektöründe en hızlı gelişmeyi mikro-mobilite dikeyinde izleyeceğiz. Otomobil, otobüs, tekne, uçak vb. mobilite araçlarındaki atılımlar nispeten daha büyük yatırımlar gerektirirken mikro-mobilitenin getirdiği çözümlerin daha düşük yatırımlarla PoC’ ye çıkması daha hızlı gerçekleşiyor. Çözülmeyi bekleyen sosyal problemler de hazırda olduğu için yeni gelen girişimlerin hızlıca pazarda yer alabildiğini görüyoruz. Bisiklet dikeyinde ise önümüzdeki yıllarda drive-train algoritmalarında hızlı iyileşmeler göreceğiz, Byqee de bu yolculuğun bir parçası olacak

Birçok yorumdan ve sizinle daha önce yapılan röportajlarda Byqee’nin kaliteye derinlemesine önem verdiğini gözlemleyebiliyoruz. Kullanıcı, yatırımcı ve marka üçgeninde bu kalite anlayışının avantajları ve dezavantajları hakkında ne söylemek istersiniz?

Öncelikle “kalite” denen kavram benim gözümde teknik verilerden oluşmuyor. Şöyle örnek vereyim; Byqee bataryası 5.2Ah değerinde ise 10Ah’ lik bir batarya benim gözümde daha iyi bir batarya demek değildir. Özellikle sosyoekonomik olarak nispeten dezavantajlı şartlarda bir toplum olduğumuz için herhangi bir ürün satın alırken bir çoğumuz derinlemesine teknik araştırmalar yapıyoruz. Bu da bize şöyle sonuçlar çıkarıyor; 100 para biriminde Apple’ın son versiyon telefonuna karşılık olarak ondan daha yüksek RAM’e, daha yüksek kameraya, daha yüksek bataryaya sahip alternatif ürünleri 50 para birimine buluyoruz ve bu bize çok cazip bir satın alma olarak gözüküyor. Oysa günün sonunda kullanıcılarını en çok mutlu eden marka Apple oluyor. Bunun ana sebebi, kullanıcı ihtiyaçlarına yönelik mükemmel bir donanım uyumu sunması ve satış sonrasında da hizmet kalitesini üst düzeyde tutması. İşte biz de Byqee olarak bu idea etrafında parçalarımızı birleştirmeye çalışıyoruz. Bugün 150km menzilli batarya paketleri yapmamızın önünde bir engel yok ancak kaçımız şehir hayatında günde 150km (yaklaşık 8 saat) bisiklet kullanabileceğini düşünebiliyor? İşte bana göre problemi doğru saptayıp, doğru donanım uyumunu gerçekleştirip en sonunda servisi doğru sunduğunuzda başarılı bir marka oluyorsunuz.

Byqee’nin hem Türkiye hem de yurtdışı pazarında ortaya koyduğu küçük, orta ve büyük ölçekteki hedefleri nedir?

Benim inandığım bir düşünce var; özellikle donanım girişimleri ilk olarak lokal pazarında kullanıcılarını memnun etmeyi hedeflemeli. Ben çoğunlukla günlük ulaşımımı bisikletle sağlayan bir insan olarak en iyi geliştireceğim çözümler kendi topraklarımda yaşanan problemlere yönelik olur. Bu yüzden yurtdışından gelecek olası bir rakibe karşı bir adım önde oluyorum. Yurtdışına açıldığınızda da o topraklardaki insanlar için de aynı senaryo geçerli olur. Ancak yaşadığınız şehirden yarattığınız varsayımlarla uzak coğrafyalara çözüm taşıyabilirsiniz. Bizim için bu yüzden ilk yıllarımızda Türkiye kullanıcıları öncelikli oldu. Bu yazımızı yayınladığımız tarih itibariyle Türkiye’de 650’ den fazla insan ulaşımını Byqee’yle sağlıyor durumda. Bu insanları mutlu gördüğümüz için artık yurtdışına da hazır hissediyoruz kendimizi. Sayıları az da olsa kıta avrupasında kullanıcılarımız bulunuyor. Bu ay hızlı teslimat modelimizi de AB ve İngiltere bölgeleri için yeni devreye aldık. Bundan sonraki süreçte pazarlama faaliyetlerimiz de giderek daha agresifleşecek. Önümüzdeki iki sene içerisinde 5.000’ in üzerinde kullanıcıya ulaşacağımızı öngörüyoruz ve şehir ulaşımında yaratacağımız bu etki bizi çok heyecanlandırıyor.

Bizleri takip eden birçok genç arkadaşımız var ve neredeyse hepsi tekerlekli araçların hayranı. Her yıl kendi içinde büyüme rekorları kıran bir şirketin kurucusu ve Lead Engineer’ı olarak onlara hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Dediğim gibi hikayemiz güzel de gitse ben de hala öğrenme sürecindeyim ama elimde biriktirdiğim tecrübelerle bir şeyler aktarmaya çalıştım önceki soruların cevaplarında. Yalnız bu soru vasıtasıyla eklemek istediğim bir tavsiye var; Ülkemizde gerçekten sadece bölüme girebildiği için okuyan mühendislik öğrencilerini havuzdan elediğimizde bile çok büyük bir ürün geliştirmeye istekli genç mühendis kitlesi var. Bu bizim için büyük avantaj ancak verimli mentorluklar ile bu arkadaşlara aktarılamadığı zaman çok sayıda bireysel hikayeyi kaybedebiliyoruz. Benim verebileceğim en büyük tavsiye şu olur; bir ürün geliştirdiğinizi düşündüğünüzde lütfen çevresel olumlu veya olumsuz etkiler sizleri illüzyona sürüklemesin. Ortaya çıkan ürünü doğrulayacak olan, ne siz, ne anneniz, ne arkadaşlarınız, ne kazandığınız ödüller, ne aldığınız hibeler, ne yatırımcı, ne şu bu değildir; net şekilde “müşteri”dir! Eğer ürün müşteride doğrulanamıyorsa yanlış üründür, “asla pes etme” mottolarına aldanıp vazgeçmekten korkmayın. Bu kumarbaz psikolojisinden başka bir şey değildir. Halbuki başarısız olmuşsanız bile elde ettiğiniz tecrübeler çok değerli. Bu tecrübeleri başarılı olacak sıradaki ürün için kullanmaya çekinmeyin. İşlemeyen süreçleri zamanında durdurabilmek size ilerlemek için büyük kazançlar sağlayacaktır.

Ülkemizde üretilmesi planlanan yerli otomobilimiz TOGG hakkındaki görüşleriniz neler?

TOGG sürecinin benim gözümde iki ayrı serüveni var. Birincisi ticari serüveni; tabii ki her ticari girişim öngörülen fırsatlara yönelik alınan risklerden oluşuyor. Ben bu öngörülen fırsatların ticari karşılık bulmasını bir Türk mühendis olarak gönülden isterim. Bunu hep beraber izleyip göreceğiz. İkincisi ve benim gözümde daha önemli olan serüven ise yarattığı “etki”. İlk soruda da bahsettim. Benim Byqee’yi hayata geçirebilmemdeki en önemli kaynak mühendislik kariyerimde içinde bulunduğum projelerde edindiğim tecrübeler oldu. Bugün TOGG’ da çalışan onlarca genç mühendisimiz var. Onların yaratacağı dalga etkisine aynı şekilde ilerleyen yıllarda hepimizin şahit olacağına inanıyorum. Aynı zamanda projeyi izleyip ilham alan mühendislik öğrencilerini de unutmamak gerekiyor. Bu yüzden ben TOGG projesinin ticari serüveninin çok ötesinde değere sahip olduğuna inanıyorum.

Son olarak da sizin gözünüzden dijitaltekerlek.com’u görmek isteriz. Birkaç cümle ile bizi bize anlatabilir misiniz?

Çok değerli işler çıkarıyorsunuz. Genel bilgi kaynağı portallarda yer alan içerikler faydalı olsa da sektör özelinde ilgisi olan kişilerin detaylara ulaşabilmesi açısından sizin gibi platformların çok değerli olduğuna inanıyorum.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar