Otomotiv sektöründe gazetecilerden yöneticilere kadar birçok farklı alandaki tecrübeli isimleri sizlerle buluşturuyoruz. Yeni konseptimizin ilk konuğu AUTO WRITE GRUBU Genel Yayın Yönetmeni Babür GÜREL. Keyifli okumalar.
1) Babür GÜREL’in hikayesi nedir? Otomotiv dünyasına ilk adımı nasıl oldu?
Babür GÜREL’in hikayesini kısaca özetlersem: 1965 yılında doğup, 1984 yılında gazetecilikle tanışan, 1986 yılında ilk haberini “otomotiv” üzerine yaptıktan sonra 1987 yılında Dünya Gazetesi Oto Dergisi’ni çalışan genç bir muhabirdi. O dönemde otomotiv sektörüne haftada bir gün tam sayfa ayıran tek gazete de, Dünya Gazetesi’ydi. 1990 yılında Hürriyet Gazetesi’nde muhabirlik yani habercilik ruhunu kaybetmeden; sırasıyla önce Tempo Dergisi sonra Aktüel Dergisi‘nde çalıştı, Otohaber Dergisi’ne gittikten 2 sene sonra, Türkiye Gazetesi’nde “otomotiv editörü” oldu. 2000 senesinde kendi projesi olan Drive Dergisi ile çok ses getirdi. 2003 senesinden beri ise, Auto Write Dergisi’ni ve dolayısıyla www.autowritetr.com otomobil portalını yayına hazırlıyor.
Babür GÜREL’in hikayesinde otomobil yayıncılığı sektöründe habercilik ruhunu kaybetmeden, liyakate önem veren bir yapıda “yayıncılık” yapmaya çalışmak var. Ama artık liyakat maalesef bitti.
2)Sektörün içerisinde dünden bugüne tüm süreçlere hakimsiniz. Otomobil sektörünün gidişatını birkaç cümle ile değerlendirebilir misiniz?
Otomobil sektörünün gidişatını anlatmam gerekirse söyleyebileceğim en önemli konu Türkiye’deki vergilendirme sistemi. Ben otomobil sektörünün habercisiyim. O yüzden sektörü değerlendirmem, teknik olarak Türkiye’de otomobil sektöründeki yenilikleri anlatmakla olur. Sektörün gidişatı tamamen Türkiye’deki genel yönetim ve Türkiye’de iş yapan otomobil firmalarının yöneticilerinin basireti ile doğru orantılıdır.
Fakat, geçen 40 yıllık yayıncılık hayatımda hep çok önemli bir konu olan “vergilendirme” sisteminin yanlışlığını çok uzun anlatabilirim. Avrupa’da hatta dünyada satılan tüm otomobiller Türkiye’de var ama burada almak çok daha zor. Sebebi devletin hem otomobil sektörünü (ki Türkiye’de tek kaçağı olmayan sektör), hem de otomobil alıcılarını ÖTV adı altında zorlaması. Dünyada hiçbir vergilendirme sisteminde otomobil lüks değil artık. Tabii ki, lüks segmentlerdeki araçların belli bir takım vergileri olmalı ama orta segmente kadar tek otomobili olanların bu kadar yüksek vergi ödemesi son derece haksız. Yine Türkiye’deki yönetim hatalarından, kontrol altında olmayan döviz kurları yüzünden sadece araçlar değil her şey çok pahalı. Bir de üzerine anlamsızca yüklenen fahiş vergiler yüzünden cezalandırılan halk var.
3)Kullanmaktan en çok keyif aldığınız otomobil hangisi? Okuyucularımızla paylaşabilir misiniz?
Sizlerde tahmin edersiniz ki, sayısız ve hatırlamakta çok zorlanacağım otomobiller kullandım. Aklımda kaldığı kadarıyla kullanmaktan en zevk aldığım otomobil 1969 model Anadol’du. Çünkü, babamın otomobiliydi ve ne benzini biterdi ne de vergisini ben öderdim. Şaka yapıyorum. Ama anmadan geçmek istemedim.
1990’ların başında otomobil basınına “değerlendirme yapıp yayınlasın” diye test otomobilleri verilmeye başlandı. O zaman öncelik Türkiye’de üretilen otomobillerdeydi. Bana göre o dönemlerin en keyiflisi Ford Taunus’du. Arkasından Renault 9 ve onu da Fiat Tempra izlemişti. (bu 3 model sırasıyla Türkiye’de basına deneme için verilen ilk 3 otomobildi). Daha sonra ithalatçı firmaların da, basın deneme araçları oldu. Yaklaşık 40 küsur yıllık süreçte kullandığım en keyifli iki otomobil SAAB 9-5 ve Mazda MX5’di diyebilirim. Ama yeni teknoloji otomobillerin hepsini kullanmak ayrı bir keyif tabi ki.
4)Basılı kaynaklar yerini web sayfalarına bıraktı. Web sayfaları da artık yerini YouTube kanallarına bırakıyor. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yayıncılık tüm dünyada değişti. Doğal olarak Türkiye’de de bu trend yakalanmalıydı ve yakalandı da. Artık her şey yani tüm habercilik bilgisayar, tablet ve telefonlarda. Bunun daha üstü ne olur bilemiyorum ama, doğal olarak hep en son teknolojinin uygulanması gereken bir sistem. Özellikle daimi yenilikleri anlatan “otomobil yayıncılığının” dijital ortama geçmesi son derece doğal. Çünkü, eskiden yeni modeller Eylül-Ekim ayları gibi düzenlenen otomobil fuarları ile tanıtılır ve bu fuarlara gidebilen muhabirler, baskılı yayınlarında paylaşırdı. Bu dönemde artık fuarların da bir önemi kalmadı. Otomobil firmaları rekabet ortamı gereği yeni modelini hemen tanıtıyor. Hatta prototip modelinden gelişimini dahi kolaylıkla anlatabiliyor. Bu yüzden de hızlı yayıncılık çok önem kazandı. Artık habere önce ulaşan, yani otomobil firmalarının kendi sitelerini takip eden yayınlar daha fazla okunuyor.
YouTube sistemine gelince de, ben bunu tehlikeli buluyorum. Bu kanalı dileyen herkes açabiliyor. Otomobil konusunda bilgisi az olan veya olmayan; takipçi sayısına göre değerlendiriliyor ve yanlış bilgiler havada uçuşuyor. Bazı otomobil firmaları bunun çok iyi farkında. Mesela bir örnek verecek olursam: Bir YouTube kanalının milyonlarca takipçisi var diyelim ama, o kanala abone olanların yüzde 80’i otomobil alamayacak yaşta ve kalan yüzde 20’ninde yüzde 10’u otomobille ilgili. Otomobilin magazini ile otomobil haberciliği karışıyor. O yüzden ben YouTube da otomobil olmasını bilenlerin yapmasından yanayım.
5)Üretilmesi planlanan ve çalışmalarına başlanan yerli otomobilimiz TOGG ile ilgili görüşleriniz neler? Şimdiye kadar edindiğimiz bilgilere göre rakipleri kimler ve rakiplerinin karşısında nasıl duruyor?
TOGG konusunda benim düşüncelerim hep yanlış anlaşıldı. Hatta hakarete varan yorumlarla da karşılaştım. Bir kere de sizin aracılığınızla fikrimi ileteyim. Bakın tepki alabilirsiniz!
TOGG düşünce sistemi yada marka adına biraz erken davranıldı. TOGG açıklandığı zaman yayınlarımda hep bir otomobil yerine bu otomobilin en önemli bileşenlerinden “batarya” üzerinde durdum. Bu konu ise, şimdi dünyada, üretilen elektrikli otomobilden çok daha önemli bir yere geldi. Bu yatırım başladığında eğer batarya için çalışılsaydı şimdi dünyaya batarya pazarlıyorduk.
Bir otomobil markası yaratmak çok uzun ve zorlu bir süreç. Global pazardaki rakipler çok çok güçlü. Bunların karşısına, 2 bin 3 bin araç üreteceğim diye, dünyanın parasını harcayarak şöyle yatırım yaptık böyle yatırım yaptık diyerek çıkmak ömrümüzün yetmeyeceği bir süre. Çünkü, rakip otomobil firmalarının her alanda (üretim tesisi kurulumu, hammadde, üretim, pazarlama, lojistik, satış, depolama, yedek parça vs. vs.) daha fabrikası yeni yapılan bir model araç üretecek firma karşısında zaten 9-0 öndeler.
Bu arada Türkiye’de üretilmesi planlanan araç için ise şunları söyleyebilirim: Dünyadaki otomobil trendine baktığınızda bütün otomobiller artık iyice birbirine benziyor. Burada üretilecek olan otomobilin ise, tasarımının diğer otomobillere benzemesi çok doğal. Ama buradaki tek fark “Fikri mülkiyetinin kendimize ait olması”. Bu şu demek; bu otomobili üretirken, yabancı markalarda kullanılan bir çok sistem ve yedek parçayı kendimiz de üretip kullanabileceğiz. Bu arada üretilmesi planlanan araç ise, düşünce sistemi açısında son derece mantıklı. Zira, lego oyuncağı gibi, aracın platformuna dilediğiniz aplikasyonu yükleyip dilediğiniz özelliklere sahip olabileceksiniz. Aslında, tüm dünyada uygulanması planlanan, özellikle elektrikli otomobil pazarı için önemli bir modernizasyon. Bu TOGG’da daha üretiminde olacak.
6)Otomobil editörü olmak isteyen genç arkadaşlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Otomobil editörü olmak isteyen genç arkadaşlarıma en büyük tavsiyem öncelikle iyi ahlaklı olmaları. Sonra ise, bilgi bilgi bilgi. Otomobil yayıncılığında bilgi çok önemli. Bu sadece “otomobili çok iyi bilmek veya çok iyi otomobil kullanmak” değil. Eğer otomobil yayıncısı olmak isteniyorsa; otomobilin tarihini, gelişimini, üretimini ve hatta pazarlamasını bilmek şart. Otomobil firmasında araç alıp bu araçla bir hafta geçirmek için abuk subuk videolar veya fotoğraflar çekmek için yapılacaksa emin olun bu hemen ortaya çıkar.
Maalesef bu aralar çok popüler olan bu konuda seçici davranmak gerekiyor. Yayıncılık etiği çok önemli. Yazmasını bilmeyen, konuşmasını bilmeyen bazı şarlatanlar hem kendi mesleğimi ucuzlatıyor hem de, kalitesiz bir kitleye mensupmuşuz gibi gösteriyor.
Kendi mesleğimin en eskisi olarak buna zaten karşı çıkıyorum ve özellikle otomobil firmalarını bizzat uyarıyorum. Çünkü geçmişte otomobil çalan da oldu, araca konan yakıtı alan da. O yüzden ilk sorunuzdaki “liyakat” kelimesini kullandım.
7)Son olarak da sizin gözünüzden dijitaltekerlek.com’u görmek isteriz. Birkaç cümle ile bizi bize anlatabilir misiniz?
Site tasarımınızı eleştirmek haddim değil. Haberlerinizin yenilik içermesi çok önemli. Eğer yeni ve ilk duyuran olursanız siteniz başarılı olur. Bu arada şuna da dikkat edin lütfen. Eğer otomobil haberleri verecekseniz “araba” ibaresini kullanmayın. Zira otomobil yayıncılığında içinde “motor” olan ulaşım araçları ile ilgili haber yapıyoruz.
Otomobil dünyasının geçmişini ve geleceğini tüm tecrübesiyle birlikte değerlendiren ve bizlere sunan Babür Gürel’e teşekkürlerimizi tekrar buradan iletmek istiyoruz.
Babür Gürel’i LinkedIn, Instagram ve Auto Write‘dan takip edebilirsiniz.