Japon otomobil kültürünü ülkemize sevdiren markalardan olan Mazda tarafında bazı ikonik modeller artık kült klasiklere dönüşüyor. Detaylara gelin birlikte haberimizde göz atalım.
30 yılını aşan bazı Mazda modelleri, sevenlerine halen yol arkadaşlığı yapmaya devam ediyor. Yeni nesil otomobiller yüksek teknolojilere sahip olsa dahi; birçok otomobil sever MX-5, 323F ve Mazda 121 gibi modellerden vazgeçemiyor. Bununla birlikte modeller sahip olduğu yalın ve kaliteli iç yaşam alanları, mekanik sürüş kabiliyetleri ve sağlam yapılarıyla kült klasikler dünyasına ismini altın harflerle yazdırmaya devam ediyor.
1991 yılından beridir yollarda gördüğümüz Japon otomobil üreticisinin efsanevi modelleri; halihazırda neredeyse ilk günkü kondisyonlarıyla korunmaya devam ediyor. Otomobil severlerin kişiliğini dışa vurmayı başaran modeller; kullanıcılarına da günümüzde sahip oldukları topluluklarla farklı bir kültür sunabiliyor.
Pop up farlara sahip dayanıklı genç klasik: Mazda 323F
Klasik modellerin çekiciliği genel olarak sade tasarımlara dayanıyor. Bununla birlikte Mazda 1990’lı yıllarda sade tasarım diliyle kullanıcıları günümüzde dahi yakalamayı başarıyor. Aynı zamanda oldukça sağlam olan 323F modeli 15.000 kilometre yol kat ederek, hiç bir arıza vermeden Hiroşima’dan, 1977 Frankurt Otomobil Fuarı’ndaki tanıtımlara ulaşmayı başarmıştı. 1991 yılında 323 modeli ile marka, Almanya’nın en çok satan ithal Japon modeli ünvanını eline geçirmeyi başardı. Ayrıca oldukça başarılı olan modelde 185 beygir güç üretebilen bir benzinli motorun gücünü yola dört çeker çekiş sistemi ve kilitli diferansiyelle aktardığını da belirtmek gerekiyor.
Şehir içi modellerin ilham kaynağı: Mazda 121
Doksanlarda oldukça popüler olan büyük sedan modellerin aksine 121 modeli ile Mazda; şehir otomobili kavramını ülkemizdeki sürücülere sevdirmeyi başarmıştı. Bununla birlikte model 1991 yılında ilk kez yollara çıkarken, modern tasarımı ile oldukça tercih edilen bir modeldi. Oldukça zekice tasarlanan küçük sedan model boyutunun aksine oldukça kullanışlı bir tasarıma sahipti. İçeriden veya bagajdan katlanabilir arka koltukları, önden arkaya ya da arkadan öne açılabilen, çok havalı bir elektrikli kanvas tente de satın alınabiliyordu.
Japon ruhu: MX-5
Mazda denilince akıllara MX-5 modeli geliyor. Bu model gerçekten Japon otomobil üreticisinin ruhunu ve felsefesini tek başına sırtlayabiliyor. 50’li ve 60’lı yılların uygun fiyatlı roadster otomobillerinden ilham alınarak; “Jinbalttai” ilkesine göre geleneksel olarak geliştirilen model insan-makine sürüş ilişkisini oldukça iyi düzeyde somutlaştırabiliyor. 1990 yılında Avrupa’da ve ülkemizde satışa sunulduğu ilk haftalarda inanılmaz bir talep gören model; 1991 yılına kadar rezervasyonların tamamını doldurmayı başarmıştı. Saflığı, sağlamlığı ve güvenirliği ile Mazda’nın övgü kaynağı olan NA serisi; kısa zamanda otomobil koleksiyoncularının aradığı modeller arasında yerini aldı.
Son olarak güncel ND serisi MX-5’te ilk nesilden detaylar bulunurken; bu detaylar NA serisine duyulan sevgi ve tutkuyu işaret ediyor.
“Cupra ve SEAT’ın yolları ayrılıyor”